ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI (İZALE-İ ŞUYU DAVASI)

Ortaklığın giderilmesi davası  bir diğer adıyla İzale-i şuyu davası, taşınır veya taşınmaz üzerinde birlikte mülkiyet çeşitlerinden olan paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyetin mevcut olması durumunda ortaklar arasında paydaşlığa son verilmesi ile kişisel mülkiyet tesis edilmesini sağlamaya yönelik dava türüdür.

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-İ Şuyu Davası) en çok miras hukukuna konu olur. Miras kalan mallar bir bütün olarak mirasçılara geçtiğinden, malın satışında anlaşamayan mirasçılar ortaklığın giderilmesi davasına başvurabilir.

Evliyken ortaklı olarak aldıkları malın boşanmadan sonra ne olacağına karar veremeyen karı koca da Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-İ Şuyu Davası) açabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-İ Şuyu Davası) Aşamaları Şu Şekildedir:

  1. Noter veya sulh hukuk mahkemesinden mirasçılık belgesi yani veraset ilamı alınır.
  2. Miras malları tespit edilir.
  3. Mirasçıların kendi arasında anlaşması halinde miras taksim sözleşmesi akdetmek suretiyle paylaşım gerçekleştirilir. Mirasçılar kendi aralarında anlaşamıyor ise ortaklığın giderilmesi davası ile yargısal paylaşım yoluna gidilir.
  4. Aynen taksim mümkün ise mallar, mirasçılar arasında aynen paylaştırılır. Aksi takdirde ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilir.
  5. Satış sonrasında elde edilen tutar tüm mirasçılar arasında paylaştırılır.

 

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-İ Şuyu Davası) Ne Kadar Sürer?

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-İ Şuyu Davası), 1-1,5 yıl civarında sürer. Bu süre, mahkemeye ve taraflara bağlı sebeplere göre değişiklik arz eder.

Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-İ Şuyu Davası) Davasını Uzatan Sebepler Nelerdir?

Ortaklığın Giderilmesi Davasını (İzale-İ Şuyu Davası) uzatan nedenler; ortakların anlaşamaması, dava dilekçesinin eksik hazırlanması, davanın yanlış mahkemede açılması, bilirkişi raporuna itiraz edilmesi, raporun geç hazırlanması, mahkemenin celseler arasına uzun süre koyması, kanunda öngörülen sürelerin kaçırılmış olması gibi çeşitli hususlardır.

 

SIKÇA SORULAN SORULAR

  1. Ortaklığın giderilmesi davası nedir?
  2. İzale-i şuyu davası nedir?
  3. İzale-i şuyu davası ne kadar sürer?

 

Yozgat Avukat Ufuk İleri

Avukat Ufuk İleri, Yozgat  merkezli olarak avukatlık faaliyeti yürütmektedir. Ancak, Türkiye’nin her tarafında dava ve iş takibi yapmaktadır. Gerek Yozgat’ta  gerekse Türkiye’nin çeşitli illerinde müvekkillere ait iş ve davalar avukatlık mesleğinin etik ilkeleri ve belli bir çalışma planı çerçevesinde takip edilmektedir. Yozgat  merkezli faaliyet yürüten Yozgat Avukat Ufuk İleri Hukuk Bürosu,  boşanma hukuku, ceza hukuku  ve iş hukuku başta olmak üzere pek çok hukuk alanında avukatlık faaliyeti icra etmektedir.

 

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Yozgat Barosuna kayıtlı Avukat Ufuk İleri tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeler uyarınca hazırlanmıştır.

TANIMA VE TENFİZ DAVASI

Yurtdışında boşanmış bir kişinin Türkiye’de boşanmış sayılması ancak bu konuda tanıma ve tenfiz açmasıyla mümkündür. Buna göre, yurtdışında boşanmış bir kişi Türk Mahkemelerinde tanıma ve tenfiz davası açmadığı sürece Türkiye’de boşanmış sayılmaz ve nüfusta evli olarak gözükür. Tanıma, özetle kararın Türkiye’de geçerliliğinin kabulü; tenfiz ise kararın icra edilebilirliğini belirtmektedir.

BOŞANMANIN TÜRKİYE’DE GEÇERLİ OLMASI İÇİN NE YAPMAK GEREKİR?

Yurtdışında hakkında boşanma kararı verilen kişinin Türkiye’de de boşanmış sayılabilmesi için yabancı mahkeme kararının tanınmasına yönelik tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir. Bazı ülkelerde Belediyelerce veya Valilikçe boşanma kararı veriliyorsa da Türkiye’de geçerli bir boşanmanın yapılması yabancı ülke mahkemelerince verilmiş olan karara bağlıdır. Kararda ayrıca apostille şerhi bulunmalı ve kararın kesinleştiği tarih ayrı bir belgede (ki bu belgede de apostille şerhi olmalı) ya da kararda belirtilmelidir.

TANIMA VE TENFİZ DAVASI HANGİ MAHKEMEDE VE NEREDE AÇILIR?

Dava, davalının ikametgâhı mahkemesinde, ikametgâhı yok ise Türkiye’de sakin olduğu yer mahkemesinde, bu da yoksa Ankara, İstanbul, İzmir Aile Mahkemesi’nde açılır. (Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı durumda Aile Mahkemesi sıfatını haiz Asliye Hukuk Mahkemesi’nde)

TANIMA VE TENFIZ DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?

Dava, yabancı mahkemece aleyhine boşanma kararı verilen eski eşe karşı açılır

DAVANIN AÇILMASI İÇİN BELLİ BİR SÜRE VAR MIDIR?

Tanıma ve tenfiz davası 10 yıllık zamanaşımına tabiidir; ancak karşı tarafça itiraz edilmediği sürece hâkim tarafından re ’sen değerlendirilmez.

BOŞANMA HANGİ TARİHTEN İTİBAREN GEÇERLİ OLUR?

Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.  Sonuç olarak, boşanma Yabancı Mahkemece verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren geçerlidir.

Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 58.maddesinde “Boşanma tarihi, boşanma kararının kesinleştiği tarihtir. Yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararlarının Türk mahkemelerince tenfiz veya tanıma kararı verilip kesinleşmesi halinde, yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi, boşanma tarihi olarak kabul edilir.” şekliyle açıkça yer almıştır.

Yozgat Avukat Ufuk İleri

Avukat Ufuk İleri, Yozgat  merkezli olarak avukatlık faaliyeti yürütmektedir. Ancak, Türkiye’nin her tarafında dava ve iş takibi yapmaktadır. Gerek Yozgat’ta  gerekse Türkiye’nin çeşitli illerinde müvekkillere ait iş ve davalar avukatlık mesleğinin etik ilkeleri ve belli bir çalışma planı çerçevesinde takip edilmektedir. Yozgat  merkezli faaliyet yürüten Yozgat Avukat Ufuk İleri Hukuk Bürosu,  boşanma hukuku, ceza hukuku  ve iş hukuku başta olmak üzere pek çok hukuk alanında avukatlık faaliyeti icra etmektedir.

 

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Yozgat Barosuna kayıtlı Avukat Ufuk İleri tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeler uyarınca hazırlanmıştır.

YAŞ DIŞINDAKİ EMEKLİLİK ŞARTLARINI SAĞLAYANLARIN KIDEM TAZMİNATI ALMA HAKLARI (3600 Prim Günü ve 15 Yıl Sigortalılık ile Emeklilik)

 

Emeklilik İçin Yaş Dışında, Prim Günü ve Yıl Şartları Nelerdir?

Emekli olmak için yaş, prim günü ve sigortalılık yılı şartlarını aynı anda sağlamak gereklidir. Ancak  yaş dışındaki şartları sağlayanlar emekli aylığına hak kazanmak için yaşını doldurmayı beklemesi gerekmektedir.

  • 08/09/1999 tarihinden önce ilk sigortalılığı başlamış kişiler için; 3600 prim günü ve 15 yıl sigortalılık şartı,
  • 08/09/1999 tarihi ile 30.04.2008 tarihleri arasında ilk sigortalılığı başlamış kişiler için; sigorta yılı dikkate alınmaksızın 7000 prim günü ya da 4500 prim günü ve 25 yıl sigortalılık şartı,
  • 05.2008 tarihi ve sonrasında ilk sigortalılığı başlamış kişiler için; 5400 prim günü ve 25 yıl sigortalılık şartı sağlandığında kıdem tazminatı hak edilerek işten ayrılmak mümkündür.

Önemli bir şart da yukarıda bahsedilen tarihlerden önce kişinin 18 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir.

 

15 Yıl ve 3600 Gün Şartı ile Kıdem Tazminatı Nasıl Hak Edilir?

Emekli aylığı almak için gereken şartlar yaş, prim günü ve sigortalılık yıldır. Bu şartlardan prim günü ve sigortalılık yılı şartlarını  sağlayan kişiler, kanunen belirlenmiş emeklilik aylığı almaya hak kazanacağı yaşa gelene kadar aylık almak için beklerler. Bu süre içerisinde çalışmalarında bir engel bulunmadığından, bu süreyi ister çalışarak isterse de çalışmayarak geçirebilirler.

Yaş, prim günü ve sigortalılık yılı şartlarını  tamamlayarak yaşlılık aylığı almaya hak kazanmış kişiler, mevcutta çalıştıkları işyerinden sigortalılık sürelerini doldurdukları için sigortadan aldıkları yazı ile ayrılabilirler. Bu kişiler mülga kanun 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükteki 14. maddesine istinaden kıdem tazminatlarına da hak kazanarak işyerlerinden ayrılırlar.

Kıdem tazminatı hakkı, yaş şartını henüz sağlamamış fakat prim günü ve yıl şartını tamamlayan kişilere de sunulmuştur.

Bir işçinin, 15 yıl 3600 gün şartı ile işten ayrıldığında kıdem tazminatını alması için bu 15 yıllık süreyi kesintisiz olarak aynı işyerinde doldurma zorunluluğu yoktur. Tüm çalışma hayatı boyunca çalıştığı işyerleri ve sigortalılık süreleri dikkate alınır. Fakat kıdem tazminatı hesaplanırken sadece son çalıştığı işyerindeki çalışma süresine karşılık gelen değer baz alınır.

Ayrıca belirtmek  gerekir ki, işçinin  kıdem tazminatına 15 yıl 3600 prim gününden hak kazanabilmesi, en az 1 yıl aynı işverene bağlı işyerinde çalışmış olma şartının da aynı zamanda sağlanması ile mümkündür.

15 yıl 3600 gün şartıyla kıdem tazminatı alarak iş akdi sonlanan işçi için, ihbar süresi şartı da aranmaz.  Bu nedenle bu sebeple işten ayrılan işçinin  bildirim süresi kadar çalışması gerekmez, ihbar tazminatı da söz konusu olmaz.

 

15 Yıl 3600 Gün Şartı Kaç Kez Kullanılabilir?

Emeklilik için yaş dışındaki şartları sağladıktan sonra bu sebeple işten ayrılıp kıdem tazminatını alan kişinin tekrar çalışma hayatına dönmesinde kanunen bir engel bulunmamaktadır.

Tekrar çalışma hayatına dönen kişi, yeni işyerinde 1 yıl çalıştıktan sonra 15 yıl 3600 prim gününü tamamlamış olması sebebiyle yeniden işten ayrılarak kıdem tazminatını talep edebilir. Bu konu ile ilgili yasal bir kısıtlama söz konusu değildir. 08.09.1999 yılından önce sigortalılığı başlamış kişilerin 15 yıl 3600 prim günü şartını sağladıkları ilk günden itibaren SGK’dan bu yazıyı talep ederek işten ayrılma hakları saklıdır. Bu yazıyı birden fazla kez temin ederek 1 yıl aynı işverende çalışma şartını sağlamak koşuluyla işten ayrılıp kıdem tazminatını birçok kez alabilir. Bunun önünde yasal olarak hiçbir engel yoktur. Ayrıca Yargıtay son verdiği kararında da bu konuda herhangi bir engel görmemiştir. İşçinin birden fazla kez bu yazıyla kıdem tazminatı almasında herhangi bir sakınca görmemiştir.

 

15 Yıl Sigorta ve 3600 Günü Kullanarak İşten Ayrılan İşçi İhbar Tazminatı Ödenir Mi veya İşçi İhbar Süreleri içinde Önceden Bildirmek Zorunda Mıdır?

SGK’dan gerekli yazıyı alan işçinin kıdem tazminatına hak kazanarak işten ayrılmak istediğini işverene tebliğ etmesiyle işverenin söz konusu yazı üzerine işçiye işyerinde çalışmış olduğu süre (en az 1 yıl olmak kaydıyla) dikkate alınarak son brüt ücreti üzerinden kıdem tazimatını ödemesi gerekir.

Özetle, 08/09/1999 tarihinden önce ilk sigortalılığı başlamış kişiler için 3600 prim günü ve 15 yıl sigortalılık şartını sağlayan yazının ilgili SGK dan alınıp işverene vermesiyle kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. Bu hak aynı işyerinde veya değişik işyerlerinde kıdem tazminatı koşulları sağlanması halinde birden fazla kez kullanılabilir. Ayrıca bu durumda işçiye ihbar tazminatı ödenmez. İşçide aynı şekilde ihbar sürelerinde işverene bildirimde bulunmak zorunda  değildir.

Bu yazımzıda, “15 yıl sigortalık ve 3600 gün prim şartı işçinin kıdem tazminatı alması için yeterli midir”, “Yaş Şartı Hariç Emeklilik Sebebiyle Kıdem Tazminatı Alarak İşten Ayrılan işçi  Bu Hakkı Kaç Kez Kullanabilir”, “15 yıl sigorta ve 3600 gün prim dolduran her işçi için bu hak geçerli midir”, “Emeklilik sebebiyle kıdem tazminatı alınması için neler yapılması gerekir”, “Emeklilik sebebiyle işten ayrılan işçiye ihbar tazminatı ödenir mi veya işçi ihbar önel sürelerinde bunu önceden bildirmek zorunda mıdır” sorularını cevaplarını vermeye çalıştık.

 

Yozgat Avukat Ufuk İleri

Avukat Ufuk İleri, Yozgat  merkezli olarak avukatlık faaliyeti yürütmektedir. Ancak, Türkiye’nin her tarafında dava ve iş takibi yapmaktadır. Gerek Yozgat’ta  gerekse Türkiye’nin çeşitli illerinde müvekkillere ait iş ve davalar avukatlık mesleğinin etik ilkeleri ve belli bir çalışma planı çerçevesinde takip edilmektedir. Yozgat  merkezli faaliyet yürüten Yozgat Avukat Ufuk İleri Hukuk Bürosu,  boşanma hukuku, ceza hukuku  ve iş hukuku başta olmak üzere pek çok hukuk alanında avukatlık faaliyeti icra etmektedir.

NOT:

Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Yozgat Barosuna kayıtlı Avukat Ufuk İleri tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeler uyarınca hazırlanmıştır.

 

Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti – TCK Madde 188

(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.) a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,

b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi, hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) (Değişik: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları Nelerdir?

1- Uyuşturucu Madde İmal Etme Suçu: Bu tür maddelerin üretimi anlamına gelir. Bu suçun işlenebilmesi için gerçekleştirilmiş olması şarttır. Aksi halde suç teşebbüs aşamasında kalır.

2- Uyuşturucu Madde İthal Etme Suçu: Yurt dışından getirilen maddelerin ülkeye sokulmasıdır.

3- Uyuşturucu Madde İhraç Etme Suçu: Yurt içinde üretilen uyuşturucu maddelerin yurt dışına çıkarılmasıdır.

4- Uyuşturucu Madde Sevk veya Nakletme Suçu: Uyuşturucu maddeleri nakletmek, depolamak fiilleri kazanç amacıyla yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın suç oluşturur.

5- Uyuşturucu Madde Kabul Etme ve Bulundurma Suçu

6-Uyuşturucu Madde Satma, Satışa Arzetme veya Satın Alma: Uyuşturucu madde satma suçu, uyuşturucu maddenin bir ücret karşılığında başkasına verilmesini anlamına gelir. Satmak fiilinin meydana gelmesi için tarafların alım satım konusunda anlaşmaları yeterli değildir, uyuşturucu madde alışverişinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Uyuşturucu madde satma fiilinin gerçekleşmesi için söz konusu maddenin miktarı (gramı) önemli değildir.  Uyuşturucu maddeyi satışa arz etme, henüz satış aşamasına geçilmese de uyuşturucu maddenin satışı için bir takım hazırlık hareketleri yapmayı ifade eder. Örneğin, satış için müşteri arama, müşteriyle pazarlık yapma veya kapora alma gibi fiiller.  Satın alma suçu ise, uyuşturucu maddeyi alan kişinin bunu kişisel kullanım için değil de kazanç sağlama amacı için satın almasıyla oluşur. Uyuşturucu madde satma, satışa arzetme veya satın alma fiillerinin cezası aynıdır

7- Uyuşturucu Madde Temin Etme (Başkasına Verme, Sağlama) Suçu : Bir kimsenin kendisinde bulunan veya herhangi bir şekilde elde ettiği uyuşturucu / uyarıcı maddeyi, satış amacı olmadan ve herhangi bir ücret almaksızın başkasına vermesidir.  Burda uyuşturucu maddeyi alan kişinin bu maddeyi hangi amaçla aldığı önemli değildir.

 

Yozgat Avukat Ufuk İleri

Avukat Ufuk İleri, Yozgat  merkezli olarak avukatlık faaliyeti yürütmektedir. Ancak, Türkiye’nin her tarafında dava ve iş takibi yapmaktadır. Gerek Yozgat’ta  gerekse Türkiye’nin çeşitli illerinde müvekkillere ait iş ve davalar avukatlık mesleğinin etik ilkeleri ve belli bir çalışma planı çerçevesinde takip edilmektedir. Yozgat  merkezli faaliyet yürüten Yozgat Avukat Ufuk İleri Hukuk Bürosu,  boşanma hukuku, ceza hukuku  ve iş hukuku başta olmak üzere pek çok hukuk alanında avukatlık faaliyeti icra etmektedir.

 

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Yozgat Barosuna kayıtlı Avukat Ufuk İleri tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeler uyarınca hazırlanmıştır.

Kıdem tazminatı davası, en az 1 yıl çalışan bir çalışanın iş akdinin yasada gösterilen nedenlerle sona ermesi halinde işçiye ödenecek tazminatın tahsili için açılan davadır.
Kıdem tazminatı şartları, İş Kanunu’nda geniş bir alan kapsamakla birlikte pek çok farklı koşul ve duruma göre değişkenlik göstermektedir.

Kıdem Tazminatı Nedir?

Kıdem tazminatı, belirli bir süre çalıştıktan sonra işine son verilen ya da emeklilik dolayısıyla işten ayrılmak durumunda kalan işçiye çalıştığı süreye ve aldığı ücrete göre iş yeri tarafından topluca ödenen paradır.

Bu para miktarı, çalışanın çalışma süresine ve aldığı ücrete göre belirlenen bir miktardır.

Kıdem Tazminatının Kanuni Dayanağı
4857 Sayılı İş Kanunu ve 1475 Sayılı iş kanununu yürürlükten kaldırmasına rağmen 1475 Sayılı Eski İş Kanunun 14. Maddesini yürürlükten kaldırmamıştır.
Bu halde 4857 Sayılı Kanun’un 120. Maddesine göre 1475 sayılı İş Kanunun 14. Maddesi hükümleri uygulanacaktır.

1475 sayılı İK m.14’e göre; “…işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.”
Madde 14/f.9’a göre ise, kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır.

KIDEM TAZMİNATI KOŞULLARI
İşçinin yasada öngörülen bir tam yıl kıdeminden sonra yine yasada yer alan sebeplerle hizmet akdinin feshi ve sona ermesi hallerinde kıdem tazminatına hak kazanmaktadır.
Kıdem tazminatı hakkı oluşması için gereken bazı şartlar;

• Hizmet Sözleşmesinin İş Kanuna Tabi Olması Şartı
Kıdem tazminatı hakkı, ancak İş Kanununa tabi iş ve işyerlerinde çalışanların taraf olduğu hizmet sözleşmelerinin yasaca belirlenmiş nedenlerden ötürü son bulması durumunda doğar.
İş Kanununda işçi sayılmanın koşulu, iş sözleşmesine göre çalışmaktır.

• Bir Tam Yıl Çalışma Şart
Kıdem tazminatı alma şartları arasında yer alan diğer bir önemli şart, işçinin aynı iş yerinde ya da işverene bağlı farklı iş yerlerinde en az 1 yıl çalışmış olmasıdır.
Burada bahsedilen yıl “takvim yılıdır”. 1 yıllık sürenin başlangıcı, işçinin işyerinde fiilen işe başladığı tarih olarak dikkate alınacaktır.

Sürenin sonu ise; bildirimli fesihte bildirim sürelerinin sona erdiği tarih, bildirimsiz fesihte fesih beyanının işçiye ulaştığı tarih, ölüm halinde işçinin öldüğü tarih, kadın işçinin evlenme nedeniyle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda fesih süresinin sonu esas alınacaktır.

İş sözleşmesinin askıda bulunduğu dönemde yani işçinin çalışmadığı ücretli yıllık izin, ücretsiz izin, hafta tatili, ulusal bayram, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle izinli geçen süreler işçinin kıdeminden sayılmaktadır.

• İş Sözleşmesinin Yasada Belirtilen Hallerden Birisi İle Sona Ermesi
İşçi ister belirli süreli isterse belirsiz iş sözleşmesine göre çalışsın kanunda gösterilen hallerden biri ile hizmet sözleşmesi sona ererse kendisine kıdem tazminatı ödenmesi mümkündür. Bu haller aşağıda gösterilmiştir.

KIDEM TAZMİNATI ALABİLMEK İÇİN İŞTEN ÇIKIŞ NEDENLERİ
Kıdem Tazminatı alabilmek için bazı şartların bulunduğunu yukarıda belirtildi.
Kanun tarafından belirlenen ve olayın özelliklerine göre belirlenebilen işçi yönünden haklı fesih nedenlerinin bulunması halinde işveren kıdem tazminatı ödemesi yapmak zorundadır.
Eğer işten çıkışınız aşağıdaki sebeplere dayanıyorsa işvereniniz size kıdem tazminatınızı ödemek zorundadır:

• İşçinin Haksız Olarak Ücretsiz İzne Çıkarılması
• Hizmet Akdinin İşverenin Haklı Nedenle Feshi Dışında İşçi Veya İşveren Tarafından Feshedilmiş Olması
• İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından Haksız Olarak Feshedilmesi ( İşten Çıkarma )
• İş Sözleşmesinin İşçi Tarafından Haklı Nedenlerle Feshedilmesi
• İş Sözleşmesinin herhangi bir sebep bildirilmeksizin işverence Feshedilmesi
• Emekliliğe Hak Kazanılması
• İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirlerine Uymaması nedeniyle İş Kazası geçirilmesi
• Gayri Resmi Maaş Ödemesi yapılması
• Sigorta Primlerinin Eksik ve hatalı yapılması
• Sigorta kayıtlarında girdi çıktı yapılması
• Fazla Mesailerin Ödenmemesi ya da eksik ödenmesi
• Ücretlerin 21 günden daha fazla gecikmeli ödenmesi ya da eksik ödenmesi
• Prim alacaklarının ödenmemesi ya da eksik ödenmesi
• Asgari Ücretten Daha Az Ücret Ödenmesi
• İkramiye Alacaklarının ödenmemesi ya da eksik ödenmesi
• Hafta Tatili Ücretlerinin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi
• Ulusal bayram ve genel tatil (UBGT ) Günlerinden yapılan çalışmaların ödenmemesi ya da eksik ödenmesi
• Asgari Geçim İndirimi ( AGİ ) Ücretlerinin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi
• İş yerinin aynı büyükşehir belediyesi içinde olmayan başka bir yere taşınması (Esaslı Değişiklik Halleri )
• Erkek İşçinin Askere Gitmesi
• Kadın İşçinin Evlendiği Tarihten İtibaren 1 Yıl İçerisinde Kendi Arzusu İle İş Sözleşmesini Sona Erdirmesi
• Mobbing ( Baskı, Tehdit Hakaret, Yıldırma v.s.) Uygulanması
• İşçinin Ölümü ( İşçinin Mirasçıları Tarafından)
• İş akdine İş Bitimi Nedeniyle İşveren Tarafından Son Verilmesi
• Kadın işçinin hamile olması nedeniyle işten çıkarılması

Kıdem Tazminatına Esas Ücret
Kıdem tazminatına esas ücret giydirilmiş brüt ücrettir. Giydirilmiş brüt ücret ise, çalışanın ücrete dahil olarak tüm haklarının ücrete eklenmesi suretiyle bulunan ücreti ifade etmektedir.
Bu nedenlerle tüm ücretlerin ve devamlılık arz eden ödemelerin ücrete dahil edilerek öncelikle giydirilmiş brüt ücret bulunmalıdır.

Kıdem Tazminatı Davası İçin Faiz Türü ve Başlangıç Tarihi
1475 Sayılı İş Kanunu 14. Maddenin 12 fıkrasında “Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. “ denilmiştir.
Kıdem tazminatı için uygulanan faizin başlangıç tarihi ise iş akdinin feshedildiği tarihtir.

Kıdem Tazminatı Davası İçin Zamanaşımı Süresi
Zaman aşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme özelliğinden yoksun kalınmasını anlamına gelmektedir.
Kıdem tazminatında zamanaşımının başlangıcı, iş akdinin feshedildiği tarihtir.
Kıdem tazminatına uygulanacak zamanaşımı süresi, 25.10.2017 tarihinden önce feshedilen iş sözleşmelerinde 10 Yıl, 25.10.2017 tarihinden sonra feshedilen iş sözleşmelerinde 5 yıldır.

İstifa Eden İşçi Kıdem Tazminatı Alabilir mi?
Genel Kural İstifa halinde kıdem tazminatı alınamayacağı yönünde ise de işçiyi istifaya zorlayan sebeplerin ne olduğu belirlenmeli bu belirlemeye göre işçinin İş Kanunun 24. maddesinde belirtilen nedenlerin oluşup oluşmadığı titizlikle değerlendirilmelidir.
İşçinin dilekçesinde “İstifa ediyorum” demesi istifasının maddi nedenleri konusunda bir fikir vermediği için, dava aşamasında istifayı gerektirecek maddi olguların ispatı halinde istifaya rağmen istifa eden işçi lehine kıdem tazminatına hükmedilecektir.
İstifa ettikten sonra işçi kıdem tazminatı davası açmak istiyorsa, bu husus iş hukuku avukatı ile değerlendirildikten sonra kıdem tazminatı davası açılması hem davanın seyrini kolaylaştıracaktır hem de netice hakkında az çok çıkarımda bulunulmasına fayda sağlayacaktır.

Kıdem Tazminatı İşten Ayrılmadan Alınabilir mi?
1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca iş ilişkisi devam ettiği sürece kıdem tazminatı adıyla herhangi bir ödemenin yapılamayacağı konusu kesindir.
Kıdem tazminatı ödemesinin yapılabilmesi için gereken en önemli koşul, aradaki iş sözleşmesinin yukarıda belirttiğimiz gibi sona ermiş olmalıdır.

Kıdem Tazminatı Nasıl Alınır?
İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi ( 4857 sk. 25. maddesi ) ve iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenlerle feshedilmesi ( 4857 sk. 24. maddesi ) hallerinde işçi kıdem tazminatına hak kazanmaktadır.

Bunun için öncelikle ispat sorunları yaşamamak için iş avukatı aracılığı ile noter kanalıyla fesih ve temerrüt ihtarnamesi göndermeleri, ödeme yapılmaması halinde de arabuluculuk ve dava süreçlerini başlatmaları gerekmektedir.

İşten ayrılmak niyetindeki işçinin durumunu bir avukat aracılığı ile değerlendirmeden istifa dilekçesi vererek işten ayrılması yapılmaması gereken bir davranıştır.

Bu nedenlerle işçinin durumunu mevcut yargı uygulamaları çerçevesinde değerlendirmesi bir avukat tarafından yapılmalıdır.

Yozgat Avukat Ufuk İleri
Avukat Ufuk İleri, Yozgat merkezli olarak avukatlık faaliyeti yürütmektedir. Ancak, Türkiye’nin her tarafında dava ve iş takibi yapmaktadır. Gerek Yozgat’ta gerekse Türkiye’nin çeşitli illerinde müvekkillere ait iş ve davalar avukatlık mesleğinin etik ilkeleri ve belli bir çalışma planı çerçevesinde takip edilmektedir. Yozgat merkezli faaliyet yürüten Yozgat Avukat Ufuk İleri Hukuk Bürosu, boşanma hukuku, ceza hukuku ve iş hukuku başta olmak üzere pek çok hukuk alanında avukatlık faaliyeti icra etmektedir.

NOT:
Bu internet sitesindeki her türlü bilgi Yozgat Barosuna kayıtlı Avukat Ufuk İleri tarafından yalnızca bilgilendirme amacıyla, Türkiye Barolar Birliği tarafından belirtilen ilgili düzenlemeler uyarınca hazırlanmıştır.

Reklam Kurulu’nun 13 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirilen 342 sayılı toplantısında, tüketicileri aldatan, yanıltan, tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar eden reklamlar ile haksız ticari uygulamalar incelendi.

Reklam Kurulu’nun bu ayki toplantısında görüşülen 185 adet dosyadan 157’si mevzuata aykırı bulunurken söz konusu reklam ve ticari uygulamalar hakkında durdurma cezası ile birlikte toplam 24.016.573-TL idari para cezası uygulanmasına karar verildi. Bu kapsamda, yılın ilk 2 ayında Kurul tarafından toplam 345 adet dosya hakkında görüş ve değerlendirmelerde bulunulmuş olup tüketicileri aldatan, yanıltan, tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar eden aldatıcı reklam veya haksız ticari uygulama olduğu tespit edilen 296 adet dosya hakkında durdurma cezasının yanı sıra toplam 47.900.904-TL idari para cezası uygulanmasına karar verildi.

Kurul’un 342 sayılı toplantısının ana gündem konusunu tüketicilerin sağlığını ilgilendiren reklamlar oluşturdu.

Özellikle mevsimsel değişikliklerle birlikte tüketici sağlığına yönelik dönemsel reklamların ön plana çıkmasıyla birlikte başta takviye edici gıdalar olmak üzere gıda ve kozmetik ürünleri gibi doğrudan tüketicilerin kullanımına yönelik sağlık beyanı içeren ürün reklamları ve sağlık hizmetlerine ilişkin reklamlar Kurul tarafından titizlikle takip edilmekte ve incelenmektedir.

Bu kapsamda, vadedilen beşeri faydaları hakkında tüketicileri yanıltan, kamu sağlığını bozucu nitelikte, mevzuata aykırı bulunan reklamlar hakkında idari yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu doğrultuda, Kurul’un bu ayki gündeminde görüşülerek aykırı bulunan 47 adet dosya hakkında toplam 9.126.735-TL idari para ceza uygulanmıştır.

Diğer taraftan, Bakanlığımız tarafından hazırlanan 2023 Takviye Edici Gıda Reklamları Raporu’nda; takviye edici gıdalara ilişkin düzenlemeler ve genel sektör değerlendirmesiyle birlikte sektörün genel hatları çizilirken, takviye edici gıda reklamlarına ilişkin mevzuat ve reklam örneklerinin ayrıntılı incelemeleriyle kapsamlı bir sektör analizi ortaya koyulmuştur.

Özellikle pandemi sürecinin yarattığı toplumsal kaygı ve beraberinde hızlı dijitalleşmeyle birlikte takviye edici gıdalar başta olmak üzere sağlık beyanıyla satışa sunulan ürünler hakkında tüketici aleyhine bilgi asimetrisi oluştuğu gözlemlenmiştir. Bu bağlamda, sosyal medya kullanımın yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal medya etkileyicilerinin (influencerlar) tanıtımlarının olumsuz etkileri göz önünde bulundurularak hem tüketicilerimizin takviye edici gıda reklamlarına ilişkin farkındalıklarının artırılması hem de sektör aktörlerine yol göstermek amacıyla anılan rapor kamuoyuyla paylaşılmaktadır.

Anasayfa
Faaliyet Alanlarımız
Telefon
Whatsapp
İletişim